ortopedikhastaliklar.com

Prof. Dr. Gürkan Özkoç

Elde Sinir Sıkışması (Karpal Tünel Sendromu)

Karpal tünel sendromu (KTS), median sinirin el bilek seviyesindeki semptomatik kompresyon nöropatisidir. Yani, ele giden ve baş parmak ile işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının yarısının duyusunu alan sinirin avuç içine doğru el bileğinde sıkışmasıdır.  Üst ekstremiteyi etkileyen en yaygın sıkışma nöropatidir ve yetişkinlerin yaklaşık %3 ila %6'sında görülür. Yetişkinlerden oluşan bir “çalışan nüfus” (çoğunlukla sanayi işçileri) üzerine yapılan bir çalışmada KTS %8'inde tespit edilmiştir.

 

KARPAL TÜNEL SENDROMU İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ

KTS gelişimi için risk faktörleri ileri yaş (Hastaların çoğu 50-55 yaş üzeridir), sigara, şişmanlık, romatoid artrit, diyabet, hipotiroidizm (tiroit bezinin az çalışması) ve multipl skleroz yer alır. Kadınlar, özellikle doğum kontrol hapı kullanan, menopoza giren veya östrojen alan kadınlar, KTS geliştirme riski en yüksek olan gruptur. Titreşimli aletlerle veya bileğin uzun süreli veya tekrarlayan fleksiyonunu gerektiren bir işte çalışmak bir risk faktörü olarak gösterilmiştir. Yaygın olarak kabul edilen bir fikir, KTS'nin bilgisayar kullanımıyla ilişkili olduğudur, ancak yeterli kanıt yoktur. 

 

TANI, FİZİKSEL MUAYENE

KTS, öncelikle klinik bir tanıdır. Şikayetler genellikle median sinirin elde duyusunu aldığı bölgede uyuşma ve ağrıyı içerir. İleri dönemlerde hasta sabaha doğru elinde uyuşma ve ağrıyla uyanır ve elini sallayarak uyuşmayı azaltmaya çalışır. Sonrasında genellikle aralarda düzelmelerin de olduğu yıllar süren bir süre içinde kötüleşir. Bu ağrılar bazen hastanın omzuna kadar bile yansıyan ağrı şeklinde çıkabilmektedir.

Yaygın olarak 3 test tanıda kullanılsa da karpal kompresyon (Durkan) testi en duyarlı olandır. Sinirin geçtiği kanala 2 dakika baskı uygulandığında şikayetler başlar ve bırakınca geri döner. KTS tanısının temel unsurları, medial sinir dağılımında uyuşma, gece uyanma, ileri dönemde baş parmak tarafındaki kaslarda atrofidir.

EMG testi ve görüntüleme çalışmaları genellikle tanının şüpheli olduğu hastalar için tutulmalıdır, ancak bu konu tartışma alanı olmaya devam etmektedir. Birçok cerrah cerrahi öncesi tanıyı doğrulamak için EMG yaptırmaktadır. EMG tek başına cerrahi kararı verdiremez. Hastanın EMG testi ağır sinir basısını işaret etse de hasta rahat olduğunu ifade ediyorsa cerrahi yapılmayabilir ama ileri dönemlerde olan baş parmak tarafındaki kasların atrofisinin geri dönüşümsüz olduğunu bilmenizde fayda var. Öte yandan hastanın EMG sonucu hafif derecede KTS olarak gelse de şikayetler uzun süreli, semptomlar ağır ve muayene bulguları destekliyorsa yine de cerrahi yapılabilir. Burada çift bası sendromundan bahsetmek gerekir. Eğer hastada hem boyunda kireçlenmeye bağlı sinir köklerinde bası var hem de elde sinir sıkışması varsa her ikisi de hafif derecede olsa bile semptomlar ağır olabilir ve bu durumda cerrahi yine de gerekebilir. Burada hangi bölgenin daha ağır ve tedavi edileceği hekimin bilgi, tecrübe ve kararına bağlıdır.

 

TEDAVİ

Ameliyatsız Tedavi

Hafif veya orta derecede KTS'si olan birçok hasta, cerrahi dışı tedaviye yanıt verir ve genellikle ilk tedavi olarak önerilir. Erken dönemlerde uzun süreli rahat dönemler olmaktadır. Basit bir el bilek ateli veya karpal kanal içine steroid enjeksiyonu ortalama 6 ay kadar rahatlama sağlayabilmektedir.

Cerrahi Tedavi

Birkaç çalışma, ameliyatsız tedaviye kıyasla ameliyat tedavisinin üstün etkililiğini göstermiştir ve güçlü kanıtlar KTS'nin ameliyatla tedavisini desteklemektedir.

Ameliyat günübirlik bir işlem olarak yapılır ve hasta aynı gün evine gider.

Eşzamanlı veya aşamalı iki taraflı cerrahi

Amerika’da ameliyathane ve ameliyat masraflarından dolayı aynı anda iki taraflı cerrahi uygulayan hekimler olsa da ilk birkaç gün çok zordur. Hastaların tuvalet ihtiyaçları, temizlik bakım ve beslenmede zorluk çekmelerine sebep olmasından dolayı kişisel fikrim her zaman tek tek, aşamalı cerrahi yapma şeklindedir.

Profilaktik antibiyotikler

Ameliyat sırasında veya sonrasında antibiyotik kullanımının faydalı olduğunu gösteren bir çalışma yoktur. Bu yüzden hekiminizden antibiyotik yazmasını istemeyin. Unutmayın; tek doz antibiyotik kullanımını bile barsak yararlı bakterileri üzerinde etkisi vardır.

Anestezi

Karpal tünel gevşetme için anestezi seçenekleri arasında lokal anestezi (sedasyonlu veya sedasyonsuz), intravenöz bölgesel veya genel anestezi bulunur. Lokal anestezi ile cerrahi popüler hale gelmektedir. Böylece hasta cerrahi sonrası ağrısız olarak evine gidebilmektir.

Cerrahi teknik

Seçilen teknik ne olursa olsun, KTS'nin cerrahi tedavisi genellikle mükemmel uzun vadeli sonuçlar veren başarılı bir işlemdir. Standart kesi, kısa kesi ve endoskopik teknikler karşılaştırıldığında 24. haftada önemli bir fark bulunamamıştır. Standart açık tekniğe kıyasla mini kesi ve endoskopik tekniklerle erken dönemde daha iyi memnuniyet oranları bildirilmiştir ama 4 ay sonra sonuçlar benzerdi. Her ne olursa olsun hekiminizden alışık olmadığı bir cerrahi yöntemi uygulamasını istemeyin.

 

POSTOPERATİF YÖNETİM

Ağrı Yönetimi

Cerrahinin yapıldığı ilk gün bir veya iki kez ağrı kesici almak çoğunlukla yeteri olmaktadır. Hasta ertesi gün gece ağrılarının kalmadığını ifade eder. Unutmayın, çoğunlukla cerrahiye bağlı ağrı 24 saat sürer!

Atelleme / Pansuman

Çalışmalar ameliyat sonrası atelleme veya uzun süreli baskılı pansumanın faydasını göstermemiştir. Bu yüzden ilk 24 saatte baskılı bir pansuman sonrası küçük bir pansuman ile hareket etmesini, ertesi gün yemeğini yerken veya kıyafetini giyerken elini kullanmasını önermekteyim. Dikişi estetik içten diktiğim için 5. gün banyoya izin veriyorum ama alınacak bir dikişi olanlar için banyo dikiş alındıktan sonra genelde izin verilir ki bu da genelde iki haftadır.

 

KOMPLİKASYONLAR

Cerrahi sonrası komplikasyon nadirdir. Literatürde tetik parmak gelişme riskinin yaklaşık dört kat daha fazla olduğunu buldu. Tetik parmakların çoğu ameliyattan sonraki ilk 6 ay içinde geliştiği bildirilse de benim bu konuda bir tecrübem olmadı. KTS'li hastalarda eşlik eden ve sonraki tetik parmakların sıklığı, ortak bir patofizyolojik süreci düşündürür, ancak bu kanıtlanmamıştır.